Görülme yaşı 15’e kadar düştü! Ani ve zorlayıcı hareket sonrasında başlıyorsa dikkat

Günlük Aktiviteleri Kısıtlayabilen Bel Fıtığı Sorunu

Bel Fıtığı Nedir?

Tablet, telefon veya bilgisayar başında uzun süre hareketsiz kalmak, spor yaparken yanlış teknikle ağırlık kaldırmak, fazla kilo almak gibi etmenler bel fıtığına sebep olabilir. Bel fıtığı, omurlar arasındaki disklerin kayması veya yırtılması sonucu oluşur, sinirler ve omuriliği etkileyebilir. Bu durumda bel ağrısı, bacaklara yayılan ağrı, uyuşukluk, kas zayıflığı gibi sorunlar ortaya çıkabilir ve günlük hayatı olumsuz etkileyebilir. En çok 30-50 yaş aralığında görülen bel fıtığının gençler arasında da yaygınlaştığı belirtilmektedir.

Gençler Arasında Artış

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ferda Özdemir, gençlerde bel fıtığının artan bir trend olduğunu vurgulayarak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre; 15 yaş ve üzeri kişilerde bel bölgesi sorunlarının görülme oranının yüzde 29,7 olduğunu belirtiyor. Özellikle 15-49 yaş arasındaki kadınlarda bel ağrısının bel fıtığı teşhisiyle sonuçlandığı görülmektedir.

Yanlış Alışkanlıkların Etkisi

Modern yaşam tarzı ve çevresel faktörler, gençlerde bel fıtığının artmasında rol oynar. Prof. Dr. Ferda Özdemir, gençlerde hareketsiz yaşam tarzının, tablet, telefon ve bilgisayar başında uzun süre geçirmenin, yanlış duruş alışkanlıklarının bel fıtığı gelişiminde etkili olduğunu belirtiyor. Ayrıca, ağırlık kaldırma sporunun da bel fıtığı riskini artırdığına dikkat çekiyor. Gençlerin doğru tekniklerle spor yapmaları ve düzenli egzersiz yapmaları önem taşır.

Ani ve Zorlayıcı Hareketlerin Etkisi

Ani ve zorlayıcı hareketler, omurlar arasındaki disklerin zarar görmesine ve bel fıtığına yol açabilir. Prof. Dr. Ferda Özdemir, ani hareketler sonrasında başlayan bel ağrısının bel fıtığının belirtileri olduğunu belirtiyor. Bu durumda bel ağrısının hafiflemesi için erken teşhis ve tedavinin önemli olduğunu vurguluyor.

Tedavi ve Önlemler

Bel fıtığının tedavisinde amaç, omurganın esnekliğini ve hareketliliğini geri kazandırmak, sinirdeki baskıyı azaltmaktır. Prof. Dr. Ferda Özdemir, bel fıtığı hastalarının sadece %5-10’unun ameliyat gerektirdiğini belirterek, çoğunlukta ilaç, fizik tedavi ve egzersizlerin yeterli olduğunu söylüyor. Hasta, düzenli egzersiz yaparak, doğru duruş ve kaldırma tekniklerine dikkat ederek, bel fıtığından korunabilir.

Related Posts

Tıbbî kenevir teklifi yasalaştı: Hangi ürünlerde kullanılacak, nerelerde satılacak?

Tıbbî kenevir teklifi yasalaştı: Hangi ürünlerde kullanılacak, nerelerde satılacak?

Nazilli’de Kaçak Cinsel Gücü Artırıcı Gıda Takviyeleri Ele Geçirildi

Aydın’ın Nazilli ilçesinde polisin düzenlediği operasyonda bir iş yerinde 263 adet kaçak cinsel gücü artırıcı gıda takviyesi bulundu. Soruşturma devam ediyor.

Sıcak havalarda gazlı içecek tüketmek susuzluğu artırıyor

Sıcak havalarda özellikle bilinçsiz gazlı içecek tüketmenin sağlığı tehlikeye attığını belirten Diyetisyen Mısra Beste Köleoğlu, “Gazlı içeceklerdeki kafein idrar söktürücü etki yapar, bu da su kaybını artırır. Şeker oranı yüksek bu içecekler kan şekerinde dalgalanmalara da yol açabilir. Özellikle diyabet, hipertansiyon ve böbrek hastalığı olanlar için bu içecekler risklidir” dedi.

Sağlık Bakanlığı’nın yeni düzenlemesi “tetkik kısıtlaması” getirdi: TTB’den “Hekim bağımsızlığına darbe!” tepkisi geldi!

“Hangi branştan olursa olsun bütünlüklü bir değerlendirme yapmak her hekimin hem görevi hem sorumluluğudur”

Yabancılar aile hekiminden hizmet alabilir mi? Aile Hekimliği düzenlemesinin detayları

Aile Hekimliği Kanunu’nda yapılan yeni düzenlemeye göre; aile hekimleri, hafta sonları ve genel tatil günlerinde akupunktur ve fitoterapi hizmeti verebilecek, her basamakta ücretli olan ‘özel amaçlı raporlar’ aile sağlığı merkezlerinden daha az ücret ödenerek alınabilecek. Peki yabancılar aile hekiminden hizmet alabilir mi? İşte yeni düzenlemenin detayları.

Erken tanı umut veriyor: Belirtiler 5 yaşında kaybolabilir

Antalya Bilim Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serhat Nasıroğlu’nun 1465 çocuk üzerinde yaptığı araştırmaya göre, otizmde erken tanı ve yoğun eğitim, çocukların tanıyı tamamen kaybetme şansını artırıyor. Tanıyı kaybeden çocukların teşhis yaşı ortalama 2,4; tanıyı bırakma yaşı ise 5,5.